19 Şubat 2023 - Pazar

EĞİTİMDE YAPILAN YANLIŞLARDAN DERS ÇIKARABİLECEK MİYİZ?

1974-1975 Eğitim yılında Eğitim Enstitülerinde "Mektupla Eğitim" dönemi başlattılar. Öğretmen adayları kendilerine ulaşan kitapçıkları okuyarak hiçbir sınıf tecrübesi olmadan mezun oldu ve göreve başladılar.

Yazar - Abdurrahman Zeynel
Okuma Süresi: 3 dk.
426 okunma
Abdurrahman Zeynel

Abdurrahman Zeynel

-
Google News

 

Bir dönemler ülkede devlete ve özel sektöre ait "Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademileri", "İktisadi Ticari İlimler Akademileri" açıldı. Bunlar çoğunlukla paralıydı. Çoğunda devam yoktu. Binlerce mezun verdiler. Mezunların bilgi, görgü, saha becerileri var mı? Yok mu? Ancak bunlar ülkenin her yanında görev aldılar… 

1974-1975 Eğitim yılında Eğitim Enstitülerinde "Mektupla Eğitim" dönemi başlattılar. Öğretmen adayları kendilerine ulaşan kitapçıkları okuyarak hiçbir sınıf tecrübesi olmadan mezun oldu ve göreve başladılar. 

1978 yılında bu sefer “Hızlandırılmış eğitimle” 45 günde insanlar öğretmen yapılarak öğrencilerin karşısına çıkarıldılar. Bilgileri, görgüleri olmayan bu arkadaşlarımız o tarihte pek çok ideolojik olayın tetikçisi oldular. 

1996 yılında öğretmen açığını kapamak için eğitim tarihine darbe vuracak bir uygulama yapıldı. On binlerce üniversite mezunu “Siyasalca, Ziraatçı, Balerin" ve diğer branşlar da insanlar öğretmen olarak atandı. Eğitime verilen tahribatın haddi ve hesabı yoktu. 

Yine 90’larda eğitim ve öğretimi alt üst eden “Kredili Sistem” uygulanması gerçekte bir faciaydı. Derken 1998 yılında hayata sokulan 5+3+3 mecburi sistem uygulanması da pedagojik çöküntüyü getirirken şu an uygulanan ve 60 aylık çocukların okula başladığı uygulamada ne sıkıntılar oluşturdu.. Eğitimciler bilir. 

Evet, nihayet 1990’lardan sonra yaygınlaşan günümüzde sayıları 200’den fazla olan Devlet ve Vakıf üniversitelerinin varlığı da ciddi olarak sorgulanmalıdır. Sayı mı? Kalite mi? 

Eğitimde son 50 yıl içinde yapılan bu ön çalışması yapılmadan, fayda ve zararları tespit edilmeden yapılan uygulamalar belki acısını yaşadığımız depremde yıkılan binaların temellerinde katkısı vardır. 

Bu nedenle Türkiye artık yapboza dönen “Eğitim Sistemini” ön yargılardan, siyasal yönlendirmelerden, ideolojik beklentilerden uzak çağdaş bir yapıya dönüştürmesi elzemdir. Eğer bu büyük çalışma yapılmaz ise evlatlarımızı, torunlarımızı ve gelecek nesilleri kaybetmeye devam ederiz. 

Umarım yaşadığımız acı olaylar bizlere ders olur ve toparlanmamıza vesile olur. 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları