08 Mayıs 2023 - Pazartesi

Can Sıkıntısı

Canımızı sıkan şeylerin esas kaynağı dışarıda değil içimizdedir. Can sıkıntısının kökeninde yapmayı ertelediğin bir iş ya da yaşamayı ertelediğin bir duygu vardır. Ve bazen insan kendisini anlamayan kalabalıklar içinde de yalnız kalıp canı sıkılabilir.

Yazar - Mustafa ALTINSOY
Okuma Süresi: 8 dk.
849 okunma
Mustafa ALTINSOY

Mustafa ALTINSOY

-
Google News

İnsanın psikolojisinin bozulmasının ilk belirtileri aşırı derece kendine güven ve mükemmellik hissidir. İnsanların vazgeçilmezleri bu dünyada hep başlarına bela olmuş, huzursuzluk getirmiştir. İnsan; tarih boyunca, belki çağımızdaki kadar her şeye canını sıkmamış, kalp krizi, depresyon, panik atak, davranış bozukluğu, sinir krizi vakası görmemiştir. Herkesin ya bir şeye canı sıkılıyor ya da kendi dertlerine canı sıkılıyor.  

Can sıkıntısı, kişinin iç dünyasındaki duygularıyla yüzleşme durumu karşısında oluşan bir iç çatışmadır. Canımızı sıkan şeylerin esas kaynağı dışarıda değil içimizdedir. Can sıkıntısının kökeninde yapmayı ertelediğin bir iş ya da yaşamayı ertelediğin bir duygu vardır. Ve bazen insan kendisini anlamayan kalabalıklar içinde de yalnız kalıp canı sıkılabilir.  

“Eğer bir insan sahip olması gerekenlerden daha fazlasına sahipse can sıkıntısına düçar olur. Can sıkıntısının en büyük kurbanları yüksek sınıflar ve varlıklı insanlardır. Bunu şehirlerde daha kolay görebilirsiniz. Zenginler, can sıkıntısı peşlerini bırakmadığı için nadiren görkemli konaklarında durabilirler. Fakat dışarıda kendilerini avutacak daha iyi bir şey bulamadıklarından yine buralara dönerler. Can sıkıntısı burada da peşlerini bırakmadığı için daha eşikten adamlarını atar atmaz esnemeye başlayıp, uyku ile her şeyi unutmaya çalışırlar. 

Dünyanın herhangi bir yerinde elde edilebilecek çok fazla bir şey yoktur. Dünya sefalet ve ıstırapla doludur. Hayatın lüksleri gökten başına yağacak olsa, o kaçınılmaz olarak bundan sıkılacaktır. Ve can sıkıntısına karşı çok çeşitli ilaçları vardır; Danslar, tiyatrolar, partiler, kâğıt oyunları, bahis ve kumar, atlar, kadın, içki, seyahat ve daha bir yığın benzeri; bunların hiçbiri onu can sıkıntısından kurtaramaz.” (1)  

 

Sıkıntı çekiyorsan, ruhunu huzura erdirmek, kalbinin sesine kulak vermek istiyorsan, hayatını sadeleştir. Zorunlu olmayan ilişkilerden kurtul. Yalnız kal, kendinle baş başa yaşa, ruhunun derinliklerine dal. Fazlalıklar yüktür. Hayatını sadeleştir, yalnızlığı seç. Çünkü bir insan ne kadar kendi kendine yeterse başka insanlara o denli daha az gereksinim duyacaktır. Akıllı adam sakin, mütevazı bir hayat arayacaktır. Zorunlu olmayan ne varsa ele gitsin. “Ruh zenginliği hakiki zenginliktir. Diğer bütün zenginlikler beraberinde kendiliğinden daha büyük dert ve bela getirirler.” (2)  

CAN SIKINTISI VE İNANÇ 

İnancımıza göre “Can sıkıntısı kadere razı olmamaktan ileri gelir”. (3) 

Mutluluk razı olma, rıza makamındadır. Olacak olur, ne yazılmışsa tecelli eder. Kadere iman eden, kederden emin olur. Yetecek kadar rızık ile kanaat eden mümin kurtuluşu bulmuştur. “Zengin, dünya malı çok olan kimse değildir. Allah’ın verdiği ile kanaat eden zengindir. İç dengesi, ruh sağlığı, huzur ve mutluluk ise ancak iman ile sağlanabilir.  

 

İnsanlarda yaratıcının vermiş olduğu bazen kabz (sıkıntı)  bazen bast (rahatlama) hali vardır. Yani bazen genişlik bazen sıkıntı gelir. “Andolsun ki sizi hem biraz korku ve açlıkla hem de mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. (Ey Resûlüm!) Sabredenlere (lütuf ve ihsanımı) müjdele! Öyle ki onlar, kendilerine bir bela geldiği zaman ancak: ‘Biz Allah için (teslim olmuş kullar)ız ve elbette biz, (yine) O’na döneceğiz.’ derler.” (Bakara Suresi, 155-156) 

Hastalıklar, musibetler ve benzer sıkıntılar, kırbaçlar gibi acı verip incitse de sebeplere sarılıp sonra sabreden bir mümin için ilaçlar gibi tedavi edicidir. “Gam üstüne gam verilir. Ta ki gelene sevinmeyene, gidene üzülmeyene kadar. Bir şeyin vuku bulup bulmaması sizin için eşit olmadığı sürece kemâle ermemişsinizdir demektir.” (4) “Bela ve musibetlerle karşılaştığınız zaman; sabır, tahammül ve sükûnet gösteriniz.” (Hz. Muhammed / s.a.v.) 

Sıkıntılarla baş etme biçimi, insanların inanç ve değerleriyle de doğru orantılıdır. Kimi, sıkıntılar için uhrevi çıkış yolları tavsiye ederken kimi de onları deniz suyu gibi içtikçe daha çok susayacak; film izlemek, yemek yemek, sosyal medyada zaman geçirmek, oyun oynamak… gibi ceviz içi yemek yerine, cevizin kabuğunu yalayacak tavsiye ve yöntemlerle meselenin esasına inmeyerek kenarından geçmektedir. Tavsiye edilen yöntemler genelde yeni bir bunalıma sayfa açarak daha fazla tatminsizlik getirmektedir. 

Hz. Ali’ye (r.a.) sordular: “Başımıza gelen sıkıntılar, imtihan mıdır; yoksa ceza mı?” “Eğer bizi Allah Teâlâ’ya yaklaştırıyorsa imtihandır; uzaklaştırıyorsa cezadır.” Can sıkıntısını ancak yüksek ideallere ve ulvi duygulara bağlanan insanlar daha kolay atlatabilirler. Yüksek idealleri uğruna fedakârlık yapmayı göze alan insanlar hayatları boyunca bu uğurda gayret ederlerse kolay kolay can sıkıntıları olmaz. “O nedenle yoğun stres ve problemlerle başa çıkma açısından inançlı insanların daha şanslı olduğunu düşünüyorum.  

CAN SIKINTISININ HİKMETİ VE FAYDALARI 

Olumsuz yönlerin rağmen, sıkıntı ve zorlukların dostlarınızı tanımanız bakımından hikmetleri ve faydaları da vardır. “İyi koca hanımı hastalanınca, iyi hanım kocası fakir düşünce, iyi dost sıkıntıya girince, iyi evlat annesi babası yaşlanınca, iyi kardeş aralarında miras taksim edilince, hakiki sevgi menfaat bitince, iyi mümin musibetler ve zorluklar gelince belli olur” derler 

Ayrıca can sıkıntısı, kendimize uygun yeni deneyimler ve başlangıçlara sebep olabilir. Ne ki canımızı sıkıyor, o bizim dostumuzdur. Ne ki kafamızı yoruyor, o bizim azığımızdır. Ne ki mahzun ediyor, uykularımızı kaçırıyor onlar bizim gönül şenliğimizdir, kalp güvencemizdir. Derdimizden ayrı düşmek, kendimizden ayrı düşmektir. “Kişinin huzursuzluğu, mutsuzluğu, gerginliği, sıkıntısı, depresyonu onu uyandırmaya çalışan önemli dostlarıdır.” (5) Derdimizden kaçmak, kendimizden kaçmaktır. “Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş.” (6) 

CAN SIKINTISINI GİDERMEK İÇİN BAZI ÖNERİLER 

  • Daima olumlu düşünmeye gayret edelim. İnsanın iyiyim dedikçe, iyileşmesi; kötüyüm dedikçe kötüleşmesi çok görülmüştür. Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.  
  • Yaşamınızı ve sahip olduklarınızı başkalarıyla kıyaslamayın. 
  • Kendinizi çok ciddiye alıp kasmayın. Her şeyi siz yapmak, her şeye siz cevap vermek zorunda değilsiniz. 
  • Allah’ın kanunu gereği, haller ve durumlar ne olursa olsun mutlaka değişecektir. 
  • Geçmişe takılıp kalmayın, geleceğe yönelik hayalleriniz olsun. 
  • İnsanların sizin hakkınızda ne düşündüklerini çok da önemsemeyin. Kimseyi memnun edemesiniz. Baksana (haşa) bize her şeyi bedava veren yaratıcıyı bile eleştiriyorlar.  
  • Çocuklara ve yaşlılara daha fazla zaman ayırın. 
  • Öfke, nefret, kıskançlık, dedikodu gibi hastalıklı duygulardan kurtulmaya çalışın. 
  • Aile, akraba ve dostlarınızla daha sık görüşün Son yıllarda bunu bir kenara bıraktığımız için antidepresan ilaç kullanımı arttı… Zor günlerimizde yine onlardan bir şeyler bekleyeceğiz. 
  • Yürüyüş yapın, uykunuza dikkat edin, gülümseyin, insanlara selam verin. 
  • Rehabilite için günde en az yarım saat kitap okuyun, sohbet dinleyin. 
  • Her gün 15-20 dakika sakin bir ortamda nefsini, kendinizi dinleyin. Yaratılışı ölümü ve Allah’ın verdiği nimetleri düşünün. 
  • Toprakla, tarımla uğraşın, doğayla iç içe olacak ortamlar oluşturun.  
  • Günlük yaptığınız işleri ve düşüncelerinizi yazmaya gayret edin. 

Hâsılı kelam; “Cihânda âdem olan bî-gam olmaz / Anınçün bi-gam olan âdem olmaz.”  

Mustafa Altınsoy  07 Mayıs 2023 

—————————————————————————————— 

1. Artur Schopenhauer, Okumak Yazmak ve Yaşamak, s. 45-56-69 

2. Samsatlı Lukianos 

3. Abdulaziz Bekkine Hz. 

4. Ahmet Âmiş Efendi. 

5. Doğan Cüceloğlu 

6. Niyaz-î Mısrî hazretleri 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları