Doğrularla Beraber Olmak
Sosyal bir varlık olan insan, doğası gereği diğer insanlarla birlikte yaşamak zorundadır.
Mustafa ALTINSOY
-Sosyal bir varlık olan insan, doğası gereği diğer insanlarla birlikte yaşamak zorundadır.
Bu birlikte yaşama işi aile ile başlar, çevre ile devam eder. Okulda, mahallede, ticarette ve daha pek çok sahada herkesin sırlarını paylaştığı, dertlerini anlattığı, hemhal olduğu, teselli gördüğü, derman bulmaya çalıştığı arkadaşları vardır. Hayatımızda beraber olduğumuz yakın çevremizin aile kadar, tercihlerimiz ve karakterimiz üzerinde etkisi bulunmaktadır. Bu etkinin pozitif olması için seçilen arkadaşların erdemli kişilerden oluşması gerekir.
“Ey iman edenler! Sizden olmayanı dost edinmeyin. Onlar sizi şaşırtmaktan geri kalmazlar. Sıkıntıya düşmenizi isterler. Öfkeleri ağızlarından taşmaktadır; sinelerinin gizlediği ise daha büyüktür.” (Âl-i İmrân, 118) “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe, 119) ayetleri dostlarımızı dikkatli seçmemizi öğütlemektedir.
Peygamberimiz de “Kişi sevdiği ile beraberdir.” Yani insan kimi sever ve kiminle daha çok ünsiyet ederse kıyamette de onunla haşrolunur, diye buyurmuşlardır.
İmam Gazalî bu konudaki düşüncesini şöyle ifade eder: “Gayr-i müslimler, fâsıklar ve gâfillerle beraberlik, zamanla zihnî beraberliğe, zihnî beraberlik de bir müddet sonra kalbî beraberliğe dönüşür. Bu ise, insanın adım adım helâke sürüklenmesi demektir.”
Anadolu’nun kültürel mayası olan Türkiye; bu coğrafyayı güçsüzlerin, muhtaçların ve düşkünlerin sığınağı olan devlet anlayışı içinde bir arada yaşadığımız ortak kader alanına dönüştürmüştür. Bundan sonraki süreçte doğru beraberliklerle doğru adımlar atılırsa vatana, millete, kutsal değerlere karşı hissettiğimiz aşk, sevgi ve mücadele azmiyle ülkemiz önümüzdeki dönemde de kültürel ve ekonomik alanda daha büyük başarılara imza atacaktır.
Ülkemizde her seçimin birbirinden daha fazla önem arz ettiğini biliyoruz. Bu seçimlerde de iyiler ve doğruların beraber hareket etmesinin daha fazla önem arz ettiği günlerdeyiz. Bu nedenle ülkemizde kanaat önderlerinin fikri yaklaşım ve çözümlemeleri ile gösterdikleri hedefler daha fazla önem arz ediyor.
Doğrular ve iyilerin beraber hareket etmesinin artık mecbur hale geldiği bugünkü Cumhur İttifakı’nın temelini 2011 yılında Muhterem Nureddin Coşan tarafından atılmıştı. O tarihte olayların gidişatını anla(ya)mayanlar tarafından eleştiri oklarını üzerine alarak şer güçlere karşı beraber hareket etmenin gereğine işaret ve öncülük etmişti. FETÖ’nün yapmak istediği operasyonunu görerek bu uyarıyı yaptığında AK Parti’nin yakın çevresi tarafından dahi eleştirilen Nurettin Coşan, ülkemizin geleceği için büyük sorumluk aldığı tarihi çağrının özetini buraya alıyorum.
Değerli kardeşim, “Aklını kullan!” başlığıyla yayınlanan yazıda; “Maneviyat bahçemize dadanmış domuz sürülerini, sırtlanları, hain köpekleri, kurnaz tilkileri, leş kargalarını, (FETÖ gibileri, M. A.) kanımızı, canımızı, değerlerimizi, zenginliklerimizi emmeye yeltenen sülükleri, asalakları silkele, sırtından at, kamburunu düzelt, el ele ver, gücünü topla, maneviyatını düzelt, iyileri bul, onlarla birleş, işbirliği yap, yanlışı düzelt! Şimdi silkin, şimdi uyan, dengeleri boz. “Bozkurtlara” fırsat ver, yol ver, çeki düzen versin, destek olsun, dostlara fayda versin, tek yürek olsun iyiler. Birleşsin güçler, defetsin akbabaları, şanımız yürüsün cihanda. Sefillere uşak olmayalım…” (1)
Şimdi meydanlarda SÖZ diye vaatler dağıtanları görünce Yavuz Bahadıroğlu’ndan nakil olarak aktarılan, Cengiz Han’ın SÖZ vermesi ile ilgili ibretlik kıssayı özetleyerek aktarıyorum.
1220 yılıydı. Cengiz Han dünyanın en kanlı ordusuyla Buhara önlerine gelmiş, teslim olmaları halinde canlarına ve mallarına dokunmayacağını, aksi takdirde işkenceyle öldürüleceklerini bildirmişti. Şehir halkı kararsızdı. Tartışmalar uzayıp giderken, Cengiz Han’dan bir heyet geldi. Buhara’nın barışla teslim edilmesi halinde kimsenin kılına zarar gelmeyeceğine dair söz verdiler. Şehir meclisi şaşkındı. Ya teslim olacaklar yahut çarpışacaklardı. Kimisi teslim olmak taraftarıydı, kimisi de ne olursa olsun savaşılmasını istiyordu. “Cengiz Han zalimdir, zalimin merhametine sığınamayız” diyorlardı. Sonunda teslim kararı çıktı, şehir kapıları açıldı… Cengiz Han şehre girdi. Askerlerini meydanda topladı ve bağırmaya başladı: “Camileri, kütüphaneleri yakın! Kitapları ırmağa atın. Direnmeye çalışan herkesi canlı canlı gömün!” “Müslümanları kesmeyeceğinize dair söz vermiştiniz!” diyen kişilere Cengiz Han:
“Sözümde durmadığımı kimse iddia edemez. Müslümanları öldürmeyeceğim demedim, sadece kesmeyeceğim dedim, nitekim kesmiyorum; diri diri toprağa gömdürüyorum. Camileri, kütüphaneleri yıkmayacağım dedim; yıkmıyorum, sadece yakıyorum.” Ve ibret olması gereken, son sözünü söyledi: “Kendi ikbalini dininden daha çok seven insana güvenilmez! Buharalılar kendini bana satmış hanlarla, hocalara güvendikleri için belalarını buldular.” (2)
Su gözesinin başında olmadıkları halde kendisi gibi düşünmeyen insanlara bir yudum su içirtmeyenlere yarın gözenin tamamen emanet edildiğinde sözlerini tutacaklarını düşünüyor musunuz?
Türkiye’yi kuşatan terör örgütlerini ve destekçisi emperyalist güçleri ve ülkemizin “bekasını” düşünerek seçimde kötüleri engellemeye, iyilerle beraber olmaya gayret edelim. 50 yıldır, vatanın birliği ve beraberliği için verdiğimiz binlerce şehidimizi ve onların katillerini sevindirmeyelim.
Evet, hepimizin şikâyetçi olduğumuz bazı konular vardır. Hatta benim gibi mağdur olan arkadaşlarımız da olmuş olabilir. Ancak Kritik Analitik düşünerek fotoğrafın tamamına bakıp “Kötülükleri defetmek, menfaat sağlamaktan daha önceliklidir.” anlayışıyla tercihlerimizi yapmamız gerekiyor. Yapamayacaklarına inandırmaya çalışanlardan ziyade yapılmış icraatları görmemiz lazım.
Geçmiş, bugüne suyun suya benzediği kadar benzer. Sözüm ona özgürlük(!) furyasıyla Arap baharı diye başlatılan projenin esas hedefinin Türkiye olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor. Bu nedenle bozguncuya, yıkıcıya, fitneciye, yar ve yardakçı, destekçi olarak ülkemizi Irak, Cezayir, Suriye, Filistin, Afganistan gibi gizli ve açık emellerin cirit attığı bir ülke olmasına fırsat vermemek lazım.
İyiler bazen galip gelerek, bazen mağlup olarak hep kazanır; kazanmak sonuçla ilgili değil kader ile ilgilidir, biz öyle inanırız. Son sözü batının gerçek yüzünü çok iyi bilen ömrü onlarla mücadele içinde geçmiş Bilge Kral’a bırakalım. “Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız, düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.” (3)
Başkanlık ve Milletvekilliği seçimlerin ülkemize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesi temennisiyle… 12 Mayıs 2023
————————————————————————————-
1. Nureddin Coşan, Haziran 2011 seçim açıklamasının tamamı .https://www.youtube.com/watch?v=tME8aqeX_Ts
2. Yavuz Bahadıroğlu. Tarihçi
3. Aliye İzzetbegoviç