Depremle Yeniden Doğuş
Yaşanılan bu felaketi maddi ve manevi anlamda hissetmeyen bölgemiz ve insanımız kalmazken, resmi rakamlara göre şu ana kadar deprem nedeniyle yaklaşık kırk bin vatandaşımızı kaybettik.
Mustafa ALTINSOY
-06 Şubat 2023 sabahına son yüzyılın en büyük felaketlerinden birini yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerle gözlerimizi açtık. 7,7 ve arkasından gelen 7,6 şiddetindeki sarsıntılardan bölgedeki şehirlerde yaşayan yaklaşık 13,5 milyon insanımız direkt olarak etkilendi. Yaşanılan bu felaketi maddi ve manevi anlamda hissetmeyen bölgemiz ve insanımız kalmazken, resmi rakamlara göre şu ana kadar deprem nedeniyle yaklaşık kırk bin vatandaşımızı kaybettik.
Devletimizin tüm kurumları ve milletimiz tek vücut halinde depremzedelerin yardımına koştu. Bütün cemaatler, tarikatlar, vakıflar, dernekler meydanda. Türkiye tek yürek olmuş. Kürt, Türk, Arap, Laz, Çerkez gibi kimlikler bir tarafa bırakılmış, herkes “Müminler kardeştir” anlayışıyla el ele vermiş, birlikte çalışıyorlar.
Sahada uykusuz kaldığı halde “Biz daha bir şey yapmadık ki” diyen görevlileri, ineğini satıp “Parasını deprem bölgesine götürün” diyen nineyi ve göçük altındaki ailesinin çıkarılmasını beklerken görevlilere su ikram eden, onlara teşekkür etmek için acısını unutan kimseleri başka bir millette pek göremezsiniz.
Bu milletin mayası o kadar sağlamdır ki; böyle zamanlarda tüm küskünlükleri, kırgınlıkları unutacak kadar erdemli ve basiret sahibidir.
Her yerde ve her toplumda olduğu üzere içimizde de çürük elmalar yok mu? Elbette var. Bunlar da kendi fıtratlarının gereği fitne ve yalan haberlerle insanların kafalarını karıştırmak için ellerinden geleni yaptılar, yapmaya da devam edeceklerdir.
Binlerce canı yitirdik, on binlerce yaralımız var. Kaç çocuk yetim-öksüz kaldı? Kaç anne baba, biricik evlatlarını kaybetti? Ateş düştüğü yeri yaktı. Bir kez daha coğrafyanın kaderin parçası olduğu anlaşıldı.
Ayrıca deprem bize bir kez daha gösterdi ki; yıllarca biriktirdiğimiz mallarımız, evlerimiz, arabalarımız geçicidir. Burada kazandıkların elinde kalmıyor, akıp gidiyor. Rezidansta oturan kişinin evi birkaç saniyede çöküp otoparkta bekleyen milyonluk arabasını enkaza çevirdi. Biriktirdiğimiz paraların, dünya malının ne kadar geçici olduğunu fiilen gözlerimizle gördük.
Peki, bundan sonra ne olacak?
Köyünde depremi yaşamış birisi olarak söylüyorum, 1983 Narman-Horasan depreminden sonra yöremizde hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Depremler genelde birçok değişiklik için milat oluyor.
Bundan sonra da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Göçler artacak, demografik yapılar değişecek, acılar, umutlar hasretler artacak.
Ayeti kerimede “Biz, malı elden ele değiştiririz.” denildiği gibi mali dengeler değişecek, sermaye el değiştirecek, yeni imkânlar açılacak belki zenginler fakir, fakirler zengin olacak.
Birileri kaybederken birilerine yeni kaynak ve kazanç kapıları açılacak.
“Mallarınız ve oğullarınız sizin için imtihandır.” ayetini birçok arkadaşımız yaşadı, yaşayacak.
Belki iklimler değişecek; yer, su vb. gibi içinde bulunanları dışarı çıkaracak.
Ama bütün bunlar, her şeyin kötü olacağı anlamına da gelmez.
Depremin birçok yararından söz eden bilim adamları da vardır.
“Organik olmayan madenlerin nerede ise tamamı fay hatları nedeniyle oluşmaktadır. Bor madeninin zenginliği deprem hareketliliğine bağlıdır.
Doğal maden suları deprem fay hatları nedeniyle oluşmaktadır.
İçilecek kaynak suları ve ılıcalar da benzer fay hatlarının eseridir.”
Hayatın da mematın (ölüm) da mümin için bir rahmet olduğuna inanmamız gerekiyor.
Daha önce deprem hikâyesini anlatanların depremle birlikte kendilerinin anlatacakları acıklı ve merhametli hikâyelerimiz olacak. Özellikle enkazdan kurtarılan küçük çocukların anlattıkları çok ibret verici.
Eşi benzeri tarih boyunca nadir görülen bu felaket; yapılaşma anlamında sınıfta kaldığımızı apaçık tekrar ortaya koydu. Daha çok kazanma hırsı ile çürük binalar inşa ettik ve sonuç ortada. Sadece inşaat sektörü için değil tüm alanlarda durum aynı.
Belirli bir yozlaşma, nemelazımcılık, üşenme olduğunda her alanda çöküş peşi sıra geliyor. Zamanında yapılmayan müdahalelerin acı sonuçlarını uzun yıllar kan ve gözyaşıyla ödeniyor.
Rus işgali sırasında Erzurum’a da bir köye haber gelmiş. Bu gece Ruslar, Ermenilerin de desteğiyle köye baskın verecekler hazırlık yapın diye. Ancak kimse pek önemsememiş, rahatlıklarını bozup hazırlık yapmamışlar. Maalesef o gece köye baskın yapılıp birçok insan öldürülmüş ve esir alınmış. Bir gece rahatlıklarını bozmayan insanlar bunun bedelini ölüm ve zulüm ile yıllarca esir kamplarında kalarak ödemişler.
Şimdi bizlerin deprem için söylenen hazırlıkları görmemezlikten gelmek yerine yapabileceğimiz ne varsa yaparak büyük bedeller ödememek için hazırlıklar yapmamız gerekiyor.
Yapı sektörü ile ilgili mutlaka idari düzenlemelere gidilecek ve sorumlularından da hesap sorulacaktır.
Bunun sonucunda Devletimiz, 15 Temmuz’dan sonra aldığı radikal kararlar gibi, uzmanlar tarafından yazılmış öneriler doğrultusunda inşaat sektörü, imar ve belediye yasası, deprem yasası, afet Bakanlığının kurulması gibi radikal tedbirler ve kararlar alması gerekiyor.
Toplum olarak asıl çöküşü din ve ahlak boyutunda yaşadığımız için bilim, sanat, eğitim, siyaset vb. tüm alanlarda maalesef yol alamayıp geriye gidiyoruz.
Belki de en radikal kararlarımızı eğitim alanında vermemiz gerekiyor. Zamanında müdahalede bulunmasak acı sonuçlarını göreceğiz. Bu felaketleri uzun vadeli doğuş için milat kabul edip, başarı odaklı eğitimden “Merhamet Temelli Eğitime” geçmek içinde radikal kararalar almamız gerekir.
Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder. (Turgut Cansever)
Şimdi bizlere düşen;
Dersimizi alıp yeniden şahlanmanın vaktidir. İnanıyorum ki, bu deprem, ülkemizi, aydınlık ufuklara çıkaracaktır. Bu, belki yeniden doğuş için milat olabilir.
Türkiye’ye karşı psikolojik bir harp yürütülüyor. Dolayısıyla sosyal medyada da her gördüğünüzde inanmayın her şeyi de paylaşmayın. Yeni Bir dönem başlıyor başlayacak
Şimdi dua, yardım ve iyilik zamanı
Şartlar ne olursa olsun inananlar için her zaman bir Nuh’un gemisi vardır. Ümitsizlik yok ümitsizlik küfürle eşittir.
De ki: “Ey nefsleri üzerine israf yüklemiş (haddi aşmış) kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah, günahların hepsini mağfiret eder (sevaba çevirir). O, muhakkak ki Gafur’dur (mağfiret eden), Rahim’dir.”
Deprem bölgesindeki arkadaşları arayarak, mümkünse memleketlerine giderek yanlarında olduklarını hissettirelim.
Bazen başkalarını teşvik etmek için açıkça yardım yapalım. Bazen de vicdanımızı teskin ve mutmain etmek için gizlice yardımlar yapalım. Yardımlarımızı uzun vadeye zamana yayalım.
Bir yandan maddi, manevi elimizden geleni yaparken, bir yandan da sevdiklerinizin kıymetini bilin ve kalbini kırmayın.
Yediğinizi, içtiğinizi israf etmeyelim. Emanet olan hayatımızı, canımızı, ne zaman nerede nasıl teslim edeceğimiz belli değil.
Çocuklarımızı da bu acıya ortak ederek, aşırıya kaçmadan haberleri izletmeli, yardım faaliyetlerine katmalı. Çocukken birilerine yardım etmenin, erişkin hayatta hatırlanan “pozitif anı” oluşturduğunu bilerek çocuklarımızı harçlıklarından bir kısmını depremzedelere yardım olarak göndermeleri için teşvik etmeliyiz.
Ülkemizde milyonlarca insanı perişan eden bir felaket yaşanırken, psikolojisi bozulmasın diye çocuklarımızı odasına gönderip eğlenceli bilgisayar oyunları oynatarak duygusuz ve duyarsız yetiştirmek, onları bazı gerçeklerden uzak tutmak çok doğru bir yaklaşım değildir. Yarınlarımızı yönetecek çocuklarımız ülkenin sevincine, hüznüne yetişkinlerle birlikte iştirak etmelidirler.
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele! / Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aitiz ve (sonunda) yine O’na döneceğiz’ derler.” (Bakara Suresi, 155-156)
Depremde ölen müminlere Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar, kalanlara da sabr-ı cemil ihsan etmesini rabbimden niyaz ediyorum.
“Belki Allah bundan sonra yeni bir durum ortaya çıkartır, bilemezsin.” (Talak Suresi, 1)
Ölüden diriyi, şerden hayrı çıkarttığı gibi…