23 Mart 2024 - Cumartesi

SAĞLIK OCAKLARIYLA NEYİ KAYBETTİK

Kelimeleri bozguna uğratmak; bir kültürü, medeniyeti, milleti bozguna uğratmak değil midir? Bunu fark ettiğimizde dil-kültür ilişkisine biraz daha vâkıf olacağımızı, kuşlarımızı yaralamaktan sakınacağımızı umuyorum.

Yazar - Hatice Başkapan
Okuma Süresi: 3 dk.
1507 okunma
Hatice Başkapan

Hatice Başkapan

haticebaskapan@hotmail.com -
Google News

Öyle zannediyorum ki kelimeler milletin ve kültürün sırlarını taşıyan kuşlardır. Ve dil bu kuşlar ordusunun kanatlarıyla uçar, yükselir; bazen de vurulup yara alır, can çekişir. Nihad Sâmi Bey’in fethedilerek vatan yapılmış topraklar gibi kelimelerin de fethedildiğini ifade ettiği cümlelerini hatırlayınca fethetmek şöyle dursun kendi elimizle bozguna uğrattığımız kelimelerimizi düşündüm. Kelimeleri bozguna uğratmak; bir kültürü, medeniyeti, milleti bozguna uğratmak değil midir? Bunu fark ettiğimizde dil-kültür ilişkisine biraz daha vâkıf olacağımızı, kuşlarımızı yaralamaktan sakınacağımızı umuyorum. 

Bugün, yaraladığımız sözcüklerimizden biri olan “ocak” kelimesine değinmek istiyorum. Türk Dil Kurumunda 13 farklı anlamı verilen kelimemizin bizi şu an ilgilendiren tanımlarından biri, “Halk hekimliğinde bir önceki kuşaktan el verme suretiyle aktarılan bilgileri kullanarak belirli bir şikâyeti veya hastalığı iyileştirdiğine inanılan aile” şeklindedir. Bu tanım, ocak anlayışının ihtiva ettiği kültür kodlarıyla doludur. Nitekim Türklerde ocak kültürünün köklerinin çok gerilerde olduğu da halk bilimciler tarafından ortaya konmuştur. 

Ateş ve buna bağlı olarak ocak çevresinde oluşan çeşitli ritüeller, Türk milletinin bu unsurlara yüklediği anlamı, inanç biçimlerini, mitik ve mistik deneyimlerini göstermesi bakımından önemlidir.  

Ocak kültü deyim ve atasözlerimizden efsanelerimize, inanç anılarımızdan halk hekimliğine pek çok alanda varlığını hissettirmektedir. Bazen şiirimizin dizesinde, bazen romanımızın satırları içinde, alkışımızda, kargışımızda bu kültün etkilerine rastlarız.  

Hayatımızın her alanına girmiş bu kavramın en çok hoşuma giden kullanım alanlarından biri “Sağlık Ocağı” ifadesiyle sağlık sektörüydü. Bu kullanımı, kavramın “Belli hastalıkları tedavi gücüne sahip insanlara verilen bir addır.” anlamıyla düşününce ne kadar da güzel bir adlandırma olduğunu görüyorduk. Meğer atalarımız doğayla bütünleşen milletimizin otacılık anlayışını modern Türkiye’mizle birleştirerek kültür köprümüzü sağlamlaştırmıştı. 

Oysa şimdi?.. “Sağlık Ocakları”mızı, “Toplum Sağlığı Merkezleri”nin bozgununa uğrattık. Bilerek ya da bilmeyerek asırlar öncesine uzanan şifa elimizi kestik, ocağımızı söndürdük. Kimlere mübarek olmuştur dersiniz?.. 

 

Hatice BAŞKAPAN 

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni 

 

#
Yorumlar (5)
Recep Çiftci
23.03.2024 11:24
ölümü anlamına gelir. Evet sen varsın hala, ama o kadar sığki, ilk esintide devrilecek kadar. Öyle ya kökü toprağa yeterince tutunmamış çınar olur mu???
Recep Çiftci
23.03.2024 11:24
koparmış oluyor çünkü. Yeni terimler eskinin yerini aldığı an (onu tamamen silmekten bahsediyorum) dili yeniden var etmiş oluyoruz. Bu, ne kavramın ne de temsil ettiği şeyin ölümüdür; ancak terim ölmüştür artık ve bu aslında bir kuşağın ya da bir geçmişin
Recep Çiftci
23.03.2024 11:22
terimi mi olsun? O zaman dil nasıl zenginleşecek? Bu gibi haklı sorular gelebilir. Fakat bizim kastettiğimiz bu değil. Bir millet kendi terimlerinden vazgeçerek başka terimler kullanmaya başladığı an kendi köklerine balta vurmuş oluyor, zamanla bağını
Recep Çiftci
23.03.2024 11:21
zamanda yolculuğa başlar. Zamanda yolculuk, yok olmaya en büyük muhalefettir artık. Bir varlığın zamanda başlamış yolculuğuna vurulmuş darbedir kavramla terim arasındaki bağı koparmak. Denebilir ki her kavramın tek bir karşılığı olduğu gibi tek bir de
Recep Çiftci/ Felsefe Öğretmeni
23.03.2024 11:18
Kavram, şeylerin zihindeki karşılığıdır. O kavramlar temsil ettiği şeyin içeriğine göre isim alır ve artık “terim” olarak dile gelir. Yani her varlık, terim hâline gelirken medde dünyasından sıyrılır ve mekan içerisindeki hareketinin sınırını artırarak
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.