SAĞLIK OCAKLARIYLA NEYİ KAYBETTİK
Kelimeleri bozguna uğratmak; bir kültürü, medeniyeti, milleti bozguna uğratmak değil midir? Bunu fark ettiğimizde dil-kültür ilişkisine biraz daha vâkıf olacağımızı, kuşlarımızı yaralamaktan sakınacağımızı umuyorum.
Hatice Başkapan
haticebaskapan@hotmail.com -Öyle zannediyorum ki kelimeler milletin ve kültürün sırlarını taşıyan kuşlardır. Ve dil bu kuşlar ordusunun kanatlarıyla uçar, yükselir; bazen de vurulup yara alır, can çekişir. Nihad Sâmi Bey’in fethedilerek vatan yapılmış topraklar gibi kelimelerin de fethedildiğini ifade ettiği cümlelerini hatırlayınca fethetmek şöyle dursun kendi elimizle bozguna uğrattığımız kelimelerimizi düşündüm. Kelimeleri bozguna uğratmak; bir kültürü, medeniyeti, milleti bozguna uğratmak değil midir? Bunu fark ettiğimizde dil-kültür ilişkisine biraz daha vâkıf olacağımızı, kuşlarımızı yaralamaktan sakınacağımızı umuyorum.
Bugün, yaraladığımız sözcüklerimizden biri olan “ocak” kelimesine değinmek istiyorum. Türk Dil Kurumunda 13 farklı anlamı verilen kelimemizin bizi şu an ilgilendiren tanımlarından biri, “Halk hekimliğinde bir önceki kuşaktan el verme suretiyle aktarılan bilgileri kullanarak belirli bir şikâyeti veya hastalığı iyileştirdiğine inanılan aile” şeklindedir. Bu tanım, ocak anlayışının ihtiva ettiği kültür kodlarıyla doludur. Nitekim Türklerde ocak kültürünün köklerinin çok gerilerde olduğu da halk bilimciler tarafından ortaya konmuştur.
Ateş ve buna bağlı olarak ocak çevresinde oluşan çeşitli ritüeller, Türk milletinin bu unsurlara yüklediği anlamı, inanç biçimlerini, mitik ve mistik deneyimlerini göstermesi bakımından önemlidir.
Ocak kültü deyim ve atasözlerimizden efsanelerimize, inanç anılarımızdan halk hekimliğine pek çok alanda varlığını hissettirmektedir. Bazen şiirimizin dizesinde, bazen romanımızın satırları içinde, alkışımızda, kargışımızda bu kültün etkilerine rastlarız.
Hayatımızın her alanına girmiş bu kavramın en çok hoşuma giden kullanım alanlarından biri “Sağlık Ocağı” ifadesiyle sağlık sektörüydü. Bu kullanımı, kavramın “Belli hastalıkları tedavi gücüne sahip insanlara verilen bir addır.” anlamıyla düşününce ne kadar da güzel bir adlandırma olduğunu görüyorduk. Meğer atalarımız doğayla bütünleşen milletimizin otacılık anlayışını modern Türkiye’mizle birleştirerek kültür köprümüzü sağlamlaştırmıştı.
Oysa şimdi?.. “Sağlık Ocakları”mızı, “Toplum Sağlığı Merkezleri”nin bozgununa uğrattık. Bilerek ya da bilmeyerek asırlar öncesine uzanan şifa elimizi kestik, ocağımızı söndürdük. Kimlere mübarek olmuştur dersiniz?..
Hatice BAŞKAPAN
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni