|
|||
Bu şarkı burada bitmez… | |||
Geçtiğimiz günlerde Karaköy’de bir cani kendi halinde yürüyen iki başörtülü genç kıza saldırdı. Hızını alamamış olacak ki İslami değerleri aşağılayıcı tezahürat ve hakaretlerde bulundu. Hayâsızlığın dibine vurmuş saldırganın davranışlarındaki öfke patlamasında saldırı doğrudan dini değerlere, kasıt doğrudan inanca ve inancın gereği olan başörtüsüne. “Ben Cumhuriyet kadınıyım, sizi pis tesettürlüler, cumhuriyet düşmanları, İslam köpekleri. Siz Cumhuriyete yakışmıyorsunuz” şeklinde hakaretler yağdıran ruh hastasının çirkinliği insanımızın içini sızlattı. Hemen gözaltına alınıp mahkemeye sevk edildi ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçundan tutuklandı fakat bu dava toplumun nezdinde kapanmamalı. Sözlü taciz var, nefret var, hakaret var, ayrımcılık var, tahrik var. Yolda tesadüfen karşılaştığı birinin sadece ve sadece yaşam biçimine duyduğu nefretin körüklediği ahlaksız saldırı son dönemlerde tanık olduğumuz insanlık dışı saldırılardan sadece biri. Kendi gibi olmayana saldırmayı kendinde hak gören bu tür yobazlar toplumuzun bir parçası değil, kalbi ve aklı marazlı zavallılardır. Bu türden saldırıları yapanlar toplumu germe, ayrıştırma, toplumu kutuplaştırma gibi bir görev üstlenen provokatörlerdir, aklını kiraya vermiş ahmaklardır, insan müsveddesi rezillerdir. Ruhları hasta, kişilikleri bozuk bu tiplerin yaptığı bu türden alçaklıklar farklı yaşam tarzlarına sahip kesimleri birbirine düşman etmeye çalışmaktır, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Elinde fırsat olsa manevi değerlerine sahip çıkanları yok edebilecek bir ruh ve cinnet hali, Nazi kalıntılarını kıskandıracak bir yüzsüzlükleri var. Dışardan, Batılılar tarafından siyasal ve ekonomik egemenliğine ket vurulamayan bir ülkenin içerden zihnen sömürgeleştirilmesi, celladına âşık edilmesi ve sonra da geldiğimiz noktada sosyolojik ve siyasi olarak birbirine düşürülmesi gibi tehlikeli bir süreç yaşıyoruz. Bütün kurumların milliliğini yitirdiği, yazılı görsel basının, sosyal medyanın bütün değerlerimizi kurşuna dizdiği, eğitim sisteminin, medyanın, kültür dünyasının mankurtlaşmış kuşaklar yetiştirdiği, bu ülkenin insanlarını zihnen sömürgeleştirdiği bir ortamda milli ve manevi değerlerimizle var olmaya, yaşamaya çalışıyoruz. O yüzden de bu ve benzeri olaylara toplumun her kesimi, siyasi görüşü, inancı, kimliği ne olursa olsun en sert tepkiyi vermesi gerekir. Bir yobazın açık saçık gezen bir kadına yönelik yaptığı küçük bir şiddete karşı saflarını sıklaştıranların bu rezil saldırı karşısında sessiz kalmaları başka bir can sıkıcı durumdur. Kendilerini memleketin gerçek sahibi olarak gören ve iktidarlarının ellerinden gittiğini ve bir daha da asla geri dönmeyeceğini idrak eden bu yobazların hıncı, öfkeleri bundandır. İyice zıvanadan çıkan bu embesillerin edepsizliği, çirkinliği bu yüzdendir. Devlet gücüyle topluma ne yapacağını, neye inanacağını, ne düşüneceğini, ne giyeceğini, nasıl yaşayacağını, hatta kimi sevip sevmeyeceğini dikte eden resmi ideolojiye sahip çıkan bu laik tiplerin sıkıntısı başörtüsünü çağdışı ve Arap giysisi olarak görmesindendir. Hayatı her anlamda kuşatıp bireyi, farklı toplumsal kesimleri keyfince yönlendirerek dilediklerini toplumsallaştıran, bu yolla ideolojisini sürdürülebilir kılan dayatmacı, tek tipçi kafaların derdi başörtüsünü siyasal İslam’ın sembolü olarak görmesindendir. Milletimin inançlarına karşı ideolojik saplantıları olanların, ülkedeki yüzde birlik mutlu azınlığın sürdürdükleri husumet ve meydan okuyuştur. Bu ülkede kendileri gibi düşünmeyen ve inanmayanlara yaşama hakkı vermek istemeyenlerin ikiyüzlü, iflah olmaz ve hastalık derecesinde düşmanlığıdır. Başörtüsü birileri tarafından “rejim meselesi” haline getirilerek nefret kıvılcımları saçılmasını sağlamakta, laiklik müdafaa hattı oluşturulup bir bardak suda fırtınalar koparılmaktadır. Laikliği koruma içgüdüsü ile hareket edip laikliği korumaya kendilerini memur etmiş beyni körelmiş mankurtlara, dini kalbim temiz söylemine indirgeyen dönmelere, dinin edebiyatını yapıp aslını teferruat olarak gören sahtekârlara sokaklarımızdaki farklı yaşam tarzlarına sahip insanlarımız barış içinde bir arada yaşamasına engel olmasına müsaade edilmeyecektir. İnsani değerleri yükseltmenin zamanıdır. Duyarlılığı, empatiyi, dayanışmayı ve başkalarının derdine kulak kesilme duygusunu geliştirmek, hiç olmazsa artan gerilim seviyesini düşüren ve kardeşliği teşvik eden bir atmosfer oluşturacaktır. Toplumsal barış için herkesin bir gayreti, emeği olacaksa, milli ve manevi değerlerimize saygı kaydıyla elbette el uzatılır, gönül verilir. Ama benden olanlara, değerlerimize uzatılacak ele, dile müsaade edilmez kimse kusura bakmasın. Bu milletin ortak değerleriyle kavga etmeyi üzerlerine vazife edinenlere anladıkları dilden cevapları verilecektir bu da böyle biline…
|
|||
Etiketler: Bu, şarkı, burada, bitmez…, |
|