|
|||
![]() |
Uşaklık ve yavşaklık aynı bedende buluştu | ||
Akif BEDİR | |||
ABD Başkanı Trump, “yüzyılın anlaşması” olarak nitelendirdiği ve Orta Doğu Barış Planı olduğunu iddia ettiği belgeyi açıkladı. Gerçekte “yüzyılın ihaneti” olarak tanımlanabilecek, Filistin’in geleceğine dair planın temel amacı, İsrail’in fiili işgalini meşrulaştırmaktır. Bu bir barış planı değil, örtülü bir savaş planıdır. Plan İsrail’in abartılmış taleplerinin ABD’nin ağzından dikte edildiği bir satış belgesidir. Siyonistlerin en arsız rüyalarını gerçekleştirmelerini sağlamak üzere tasarlanmış bir projedir. Planın amacı İsrail’in önce Filistin coğrafyası, ardından da “Vadedilmiş Topraklar” üzerindeki tahakkümünü tedricen güçlendirmektir. Küresel diplomasinin tüm unsurlarını yok eden bu “sahte” barış planı hiçbir hukuki ya da ahlaki kaygı gözetmeyen, Filistin’i imha planıdır. Egemenliği olmayan, etrafı bütünüyle İsrail tarafından kuşatılmış, ordusuz ve Kudüs’ü hemen hemen bütünüyle İsrail’e terk etmiş olan bir Filistin öngören bu plan Filistin’i, Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı yok etme planıdır. Müslümanların acziyeti üzerine şekillendirilmiş bu planının Filistin İsrail sorununu çözüme kavuşturma, bölgeye barış getirme gibi iddiaları fanteziden ibarettir. Filistin halkını muğlak bir gelecekte, sözde bir devlet sahibi olabileceklerine inandırmaya çalışan bu planla amaçlanan İslam ümmetinin, Müslümanların en bereketli topraklarını, mukaddes beldelerini Siyonist işgal çetesine peşkeş çekmektir. Plan İsrail’i korumayı ve güçlendirmeyi hedefleyen klasik ABD bakış açısını yansıtmakta, İsrail’in haksız kazanımlarını hukukileştirme ve meşrulaştırma amacı taşımaktadır. Yahudi emeline hizmet eden ABD’nin talimatlarıyla “Arap” olan Filistin halkının yine “Arap parası” ile “kardeş kazığı” atılarak yok edilmeye çalışılması acı olandır. Filistin’i tarihten silmek isteyen bu ihanet planının hayata geçirilmesi için, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere, birçok Arap ülkesi Filistin halkına “rüşvet” olarak önerilen parasal desteği ödemeyi yüklenerek, bu büyük ihanetin faillerinin işbirlikçisi haline gelmesi yürek yakan kısmıdır. İslam coğrafyasını çıkarları doğrultusunda şekillendirmek için ellerindeki bütün kirli iddiaları kullanan Haçlı Siyonist ortaklığına uşaklık eden bu yavşakları yarın torunları lanetle anacaklardır. Mescid-i Aksa’ya saldırı, İslam’a saldırıdır düsturu Müslüman milletlerin temel ilkesi olmalı, İslam ümmetinin kalbine saplanmış bu zehirli hançere karşı Müslüman halklar, İslam ümmeti, İslami hareketler birleşmeli, tek vücut olmalıdır. Uygulanabilirlik üzerine değil, Filistinliler ve Müslümanlar için kabul edilememezlik üzerine kurulmuş olan bu plan, Siyonistler için “dua ile istenen bir bela”ya dönüştürülmelidir. Müslümanların ilgisizliği, suskunluğu Filistin’de yaşanan acıların her gün biraz daha artmasına, Filistinli kardeşlerimizin kendilerini yalnız ve çaresiz hmesine sebep olmaktadır. Kudüs’e sahip çıkmak tüm muvahhitlerin vazifesidir. İslam dünyasında yaşanan tüm gelişmeler, trajediler, katliamlar bizi tek noktada buluşturuyor. Bu toprakların ve üzerinde yaşayan Müslüman milletlerin akıbetini dert edinen, bölgesel ve toplumsal meselelerini çözebilecek kudrete, yeteneğe ve liderliğe sahip kendine güveni sağlam olan yönetimler ve liderler İslam ülkelerinin en büyük eksiğidir. İslam dünyası üzerinde oynanan kirli tezgâhları bozmak için İslam ülkelerinde vicdanı sızlayan, söylemleriyle, eylemleriyle ve dualarıyla kıyama duran Müslüman idareciler en büyük eksiğimizdir. Onlar zalimlerin zulmü altında inlerken aldığımız nefes bize dar gelmiyorsa, yuttuğumuz lokmalar boğazımızda düğümlenmiyorsa, o acıların çaresizliğini içimizde hmiyorsak veyl olsun kardeşliğimize, Müslümanlığımıza. Filistin halkının özgürlük ve şeref mücadelesini, şanlı direnişini artıracak, coşturacak destek boynumuzun borcudur. Gayri meşru bir işgalle sürdürdükleri hâkimiyetleri iğreti olduğundan toprakları, hakları gasp edilmiş ve sürgüne maruz kalmış bir halkın özgürlük ve yurda dönüş mücadelesi Ümmetin varoluş, diriliş mücadelesidir. Selahaddin Eyyubi ve Kılıçaslan’dan tevarüs ettiğimiz ruhla, akan kanların durdurulması, yeryüzünde hakkın hâkim kılınması için verilecek mücadelede her Müslümana görev düşmekte, karınca misali her Müslümanın taşıyacağı suya ihtiyaç duyulmaktadır. Hz. Ömer (r.a.) Kudüs’ü fethettikten sonra burayı kıyamete kadar gelecek Müslüman nesillere emanet etmiştir. Buradaki işgali küçümsemek, görmezden gelmek yahut buraları bir ümmet sorunu olarak değil de yöresel bir sorun olarak görmek emanete hıyanettir. Ebu Cehillerin at oynatıp, hüküm sürdüğü, Müslümanlara vahşice davranmaktan zevk alınan bir dünyada, ruhların daraldığı, kalplerin sıkıştığı, gönüllerin buruştuğu bu asırda, mazlumların imdat diye haykırdığı bu zamanda Osmanlı ruhu beklenen muştu olmalı ve bu ruhu diriltmek için mücadele eden lider kesintisiz desteklenmelidir. |
|||
Etiketler: Uşaklık, ve, yavşaklık, aynı, bedende, buluştu, |
|