|
|||
![]() |
Çılgın Türkler | ||
Akif BEDİR | |||
Suriye’de rejim güçleri, Rusya ile İran desteğini arkasına alıp kahpece askerimize saldırdı ve 33 evladımızı şehit etti. Bu netameli coğrafyada, vatan ve istiklalimizi korumanın bedelinin kolay olmadığını görüyor ve biliyoruz. Fakat şehadete koşarak giden bu millet için engebeli yollar, çetin engeller zorlu değildir. Batı’nın Türk düşmanlığı, Türk’ün tarihi ihtişamından ve Ortadoğu’daki stratejik konumda olmasından geliyor. Ev sahibi olduğumuz bu coğrafyada mazlumların umudu, katillerin korkusu olan bu millet kahpe birlikteliklerin hakkından nasıl gelineceğinin en güzel örneğini “sürü siha” denklemiyle çözüp tarihe yeni bir not düştü. Bu topraklar Hititleri, Lidyalıları, Romalıları ve Moğolları tarihin tozlu sayfalarına gönderdi. Ancak büyük Türk milleti Anadolu’da 1000 yıldır her felaketi büyük fedakârlıklarla savuşturup, insanlığın umudu olmaya devam ediyor. Gelinen noktada Suriye’de geri adım atmak bütün canların ve emeklerin boşa harcanması demektir ki bunu ne aziz milletim kabul eder ne de Türkün şanlı tarihi. Aksine yapılacak ikinci yanlış hareket karşısında Şam’da namaz kılmak bizim için farz olmuştur. Kahpe Fransızlar eliyle elimizden alınan topraklarımız gerçek sahibini ağırlamak için sabırsızlanıyor. Suriye’nin mazlumları da yeniden Türkün gözetiminde huzuru ve bereketi yaşayacağı günün hayaliyle tutuşuyor. “Suriye’de, İdlib’te ne işimiz var” diye hala sorgulama hezeyanına düşen, hiçbir milli duyarlılığı ve Türkiye sevdası olmayan siyasiler, akademisyenler, gazeteciler, aydın geçinen çapulcuların çığırtkanlıkları, kamuoyuna yönelik provokatif açıklamaları milli ve manevi duyarlılıklarımızı kaşımaya devam ediyor. Alıştık artık. Düşmanlığından emin olduklarımız düşmanlığını yaparken, içerideki kahpeler de kahpeliğini yapıyor. Türkiye bekası için İdlib’de olmak zorunda. Türkiye bölgedeki haklarını korumak, milli güvenliğini temin etmek için İdlib’de. Türkiye, terörü kaynağında kurutmak ve kaldıramayacağı mülteci dalgasını önlemek, sınır güvenliğini sağlamak için İdlib’de. Türkiye, katil Esed rejiminin etnik temizlik yapmasının ve savaş suçları işlemesinin önüne geçmek ve bölgedeki 4 milyon sivilin zulme ve katliama uğramasını önlemek, nihayetinde de daha fazla mülteciyle karşı karşıya kalınmasını engellemek için İdlib’de. Türkiye, Mazlumların huzuru ve özgürlüğü için, ülkesinden kovulmuş olanların ülkesine tekrar geri dönmesi için İdlib’de. Türkiye, Ruanda’da, Bosna’da, Myanmar’da yaşanan katliamlar, İdlib’de de yaşanmasın demek, tam olarak tarihin doğru tarafında durmak için İdlib’de. Türkiye, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtlarıyla emperyalistlerin “terör devleti” projesini çökertti. Türkiye, topraklarını kuşatmaya, vurmaya, ülkemize diz çöktürmeye çalışanların planlarını, ülkeyi yeniden yönetme hayallerini yok etmek, uykudan uyandırmak için İdlib’de. Egemenliğimiz, hürriyetimiz, bekamız için oradayız. Orası daha düne kadar bizim ata yurdumuz, baba toprağımızdı. Bugün İdlib’den geri adım atılırsa Afrin'den, Cerablus'tan geri adım atılmış olur. Sınır güvenliği de, toprak bütünlüğü koruması da tehlikeye girer. İdlib’den geri adım atılırsa şehirlerimize taşınmak istenen terör olaylarının önüne geçilemez. Emperyalist güçlerin maşalarının, Kürdi devlet hayalleriyle yanan hainlerin yeniden canlanması, hayal kurması anlamına gelir ki, namlular yeniden Türkiye’ye çevrilir. Türkiye bugün İdlib’de olmazsa yarın Hatay konuşulmaya başlanır, sonraki gün İstanbul’dan Costantiniye diye bahsedilir. İdlib, Rusya için de İran için de vazgeçilemeyecek önemde bir değerdir. İran’ın tüm ticaret hattı, stratejik açıdan önemli M4-M5 bağlantısı Türkiye’nin kontrolündedir. İdlib demek, İran’ın can damarını Akdeniz’e ulaşım noktasını yönetmek demektir. Amerikalılar, PKK’yı beslemek için Haseke, Deyrzor’da petrol, doğal gaz yataklarını, Ruslar Akdeniz kıyısındaki Tartus Limanı’nı, İranlılar da Lazkiye limanını kukla Esed rejiminden rehin almış durumdalar. Söz konusu Türkiye olunca bir araya gelen ülkelerin sınırlarımızın ötesinde terör devleti oluşturma planları varken, bombalardan kaçıp gelen yüzbinlerce mülteci sınırlarımıza dayanmışken, Akdeniz’de bizi adım atamaz hale getirmek istiyorlarken, İdlib'te olmaya “mecbur değil mahkûmuz!” Mazlumların umudu zalimlerin korkusu olan Türkiye, Emperyalizme ve uşaklarına karşı tarihi bir direniş gösterip, bölgedeki vekâlet savaşlarını, kaynakların yeniden dağılımı gibi küresel sistemin oyunlarını bozarak bölgede huzuru sağlamak zorunda. Çünkü, küffar ordusuna galebe çalan bir ecdadın torunlarıyız… Çünkü, Bedr’in aslanları gibi cihad edenlerin nesliyiz… Çünkü biz korkuyu korkusuzca yenen Osmanlı’nın mirasçılarıyız. Çünkü mazlumların hamisiyiz… |
|||
Etiketler: Çılgın, Türkler, |
|