|
|||
![]() |
Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz... | ||
Akif BEDİR | |||
Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
Türkiye’de siyaset, her geçen gün onurunu biraz daha yitirir hale geldi. Siyasi ahlak, çoktan dibe vurmuş durumda. Hırsını aklının önüne geçiren, kendi çıkarlarını devletinin bekası ve milletinin değerlerinin üstünde tutan, milletinin kültürel ve moral direncini hiçe sayan siyasiler neşvünema buldu. Eşkıyayı, teröristi, vatan hainini dost edinip milletine sırtını dönen, el-âlemin aklıyla oturup kalkan, okyanus ötesinden zampinglenip ahlakı yerine hevâ hevesini, vicdanı yerine cüzdanını düşünen, eğri oturup doğru konuşamayan siyasiler türedi. Bazı siyasiler ülkenin ana eğilimlerine, hassasiyetlerine destek vermek, onlara yakın durmak, endişelerini paylaşmak yerine uçlarda, tehlikeli cephelerde gezintiyi yeğler oldu. Teröre, şiddete, açık tavır alıp toplumsal gerilimi düşürerek yapısal reformları konuşmak yerine şiddeti körükleyenler yetişti. İcraatlarıyla yollara, köprülere, barajlara, tünellere kısaca ülkenin geleceğine imza atmak yerine imza atanları engelleyen, kavgayı tercih edenler zuhur etti. Sudan bahanelerle insanlar arasında ayrım yapan, insanı merkeze alan yeni bir söylem geliştirmek yerine halkın tercihlerini hedefe koyup öfke pazarlayarak siyasi harakiri yapanlar ortaya çıktı. Ülkenin ve cumhuriyetin sahibi olarak sadece kendilerini görüp, toplumun manevi dinamikleri ile bir türlü barışamayan, halkın örfüne, âdetine, inancına yabancı kalan, icraatlarında maske kullanıp, her türlü kirli tezgâhları kuranlar yeniden hareketlendi. Çatışmalarını rekabete, gerilimlerini verimli diyaloglara, ideolojik önyargılarını nefes açan projelere ve kutuplaşmalarını demokratik uzlaşmaya dönüştürme rüyasını arzulamak varken, kuzu postuna bürünmüş kurtlar olarak dününü inkâr edip hamaset nutuklarıyla gelecek adına dinamizm arama telaşına kapılan zübükler “çirkin” siyasi söylemleriyle ülke gündemine oturur oldu. Kılıçdaroğlu üzerinden yazılan senaryonun ilk bölümünün misafir sanatçısı eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ oldu ve katıldığı televizyon programında görevini yaptı. Başbuğ, FETÖ’nün siyasi ayağıyla alâkalı 2009 senesinde yapılan yasa değişikliğine atıf yaparak Ak Parti’yi hedefe oturttu. FETÖ üzerinden siyasetin sınırları ısrarla daraltılmaya çalışılıyor. FETÖ’nün kalıntılarını veya siyaseti temizlemek amaç değil. Siyaset dışı aktörlerin yeniden sahaya inişini sağlayarak siyasi zeminde FETÖ ile mücadeleyi sekteye uğratmak gerçek amaç. Unuttukları ise Türkiye’de gayri meşru yollarla siyaset yapma devrinin bittiği. Fakat bu tür saltolar ülkenin ve siyasetin enerjisini boşa harcatıyor. 15 Temmuz Araştırma Komisyonu’na bilgi ve ifade verirken yaşadıklarından, eline geçen belgelerden hiç bahsetmeyen İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde FETÖ’yle değil, AK Parti ile mücadele etti. 14 Mart’ta AK Parti’ye kapatma davası dosyasının Genelkurmay’da hazırlanıp dava açılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya verilirken dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’du. Başbuğ, Ergenekon operasyonları sırasında boş lav silahıyla basın toplantısı düzenlemiş, “Borudur, boru” sözleriyle hükümeti hedef almıştı. Trabzon’da namlusu millete çevrilmiş olan savaş gemisinde yaptığı uyarılar, 27 Nisan e-muhtırasına muhatap olan hükümete askerin siyasete müdahalesi değil miydi? Oysa Başbuğ, AK Partilileri FETÖ’nün siyasi ayağı olmakla suçlamak yerine FETÖ’nün askeri ayağıyla mücadele etse, 15 Temmuz yaşanmazdı. Kafatasıyla horoz dövüştüren bunamış aklın darbeleri, vesayeti fosiline kadar savunan dondurulmuş beyinin yaptığı bu hamle günü kurtarma hamlesinden başka bir şey değildir.
Eski fişeklerin bu gayreti siyasi tükenmişliğinin, üretememenin, beceriksizliğinin kamuflajını küfürle, hakaretle kapatmaya çalışan ezik siyasetçi, kaset çocuğu ya da diğer adıyla ecnebi Kemal’e yol açma gayretleridir. Cehaletin ve çirkefliğin bir araya toplandığı ender bir kişilik, fikir yerine küfür üreten, sığlığın, seviyesizliğin, dibe vurmuşluğun, tükenmişliğini göstergesi ulu simge Kılıçdaroğlu'nun agresifleşmesi, çirkin siyasi dile sarılması bir projedir. Türkiye’ye istediklerini yaptıramayanların, liderini teslim alamayıp, diz çöktüremeyip, istedikleri gibi yönlendiremeyenlerin, yüz yıl sonra “Türkiye korkusu” yaşayanların elinde kukla olarak oynattıkları siyasi bir mevtayı diriltme çabalarıdır. Halka, demokrasiye, milli iradeye, akla, mantığa, temel insan haklarına, sağduyuya aykırı tabularla kendi doğrularını enjekte etmeye kalkan, Türkiye’nin en büyük sorunu haline gelen Kılıçdaroğlu ve onun CHP’si için söylenecek çok söz, yazılacak çok doğru var. Darbecilere, işgalcilere, teröristlere şirin görünmek için uğraşan, kontrolsüzce, çırpınıp duran, çırpındıkça batan, kaldıkça, eskidikçe, mayalandıkça Türkiye'nin sorununa dönüşen CHP zihniyetinin ülkeye katabilecek hiçbir değeri yoktur. Ziya Paşa kısa beytiyle son sözü söylüyor: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” |
|||
Etiketler: Ayinesi, iştir, kişinin, lâfa, bakılmaz..., |
|